İbrahim Yazıcı, sadece Bursaspor değil Türk futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir isimdi...
65 yaşında aramızdan ayrılan Yazıcı, futbolumuza 5. şampiyonu kazandırmıştı...
Başkan bu özelliği ve şehre yaşattığı birçok başarı ile Bursaspor tarihindeki en önemli yerlerden birini aldı ve tarih yazdı.
Başkan, Bursa insanını iyi tanıyan, bu şehrin neler yapabileceğini değil neler yapamayacağını çözmüş biriydi. Takımına ve şehrine dair kavgalara kendine has duruşuyla girdi, kimseye eyvallah demedi.
Bursa gibi kaostan ve dedikodudan beslenen, sürekli bölünüp parçalanarak gruplara ayrılmaktan zevk alan bir şehirde Başkan olmak ve şampiyonluk yaşamak kolay değildi.
Başkan olarak eksikleri yok muydu? Elbette vardı...
En başta kulübü tek adam olarak yönettiği eleştirildi ama onun bu yönünü eleştirenler Bursa'da dernek, grup, kulüp tarzı yerlerde kimsenin sorumluluk almadığını, aldığı zamanda yüzüne gözüne bulaştırdığını daha da ilginci insanların enerjisini kötülemek ve çekememezlik için harcadığını söyleyemedi.
Yazıcı bu tarz insanların kendisi hakkında birçok dedikodu çıkarmasına kızıyor ve "Bildiklerinizi yüzüme söyleyin" diyordu.
Nisan ayında bir otelde gerçekleşen iki toplantıda Yazıcı ve ona yapılan saldırıları çok net gözlemledim. Birinci toplantı taraftar temsilcileri arasında yapılan bir toplantıydı. Bazı taraftarların dakikalarca gereksiz ve düşüncesizce konuşmalarıyla Başkanı ne kadar yorduğuna 2.Başkan Bölükbaşı'nı ne kadar çileden çıkardığına şahit oldum. Daha da önemli toplantı ve Yazıcı'ya saldırı içeren buluşma ise yine aynı otelde ertesi akşam Divan Kurulu toplantısı idi. Bir Divan kurulu toplantısından ziyade Yazıcı ve yönetimine yüklenme toplantısına dönüşen toplantıda kürsüye çıkıp konuşma yapanları herkes hatırlar.
O zamanda yazmıştım "Divan kuruluna katılan bazı insanların kafasında bitirdikleri Başkan Yazıcı Yönetimi elbette zamanı gelince bu görevi devredecektir".diye... Döneminde önemli başarılara imza atılan Yazıcı ve arkadaşlarına her platformda yüklenilmesi ne kadar doğruydu? Peki bugün gelinen noktada gerek taraftar toplantısında gerekse divan kurulunda İbrahim Yazıcı'ya yüklenenler acaba ne hissediyorlar?
Başkan Yazıcı'nın Atatürk Stadı'nın yıkılmasına ve Bursaspor'a hiçbir garanti verilmeden yeni stadın pazarlanmasına karşı çıkması, yeni yapılacak stadın gelirlerinin Bursaspor'a verilmesi konusundaki dik duruşu unutulmamalıdır.
O toplantılarda Yazıcı'nın boğazını sıkmaya kalkanlar bugün gözyaşı dökenler kervanına katılmış olabilir.
Yazıcının sağlığında ayağını kaydırarak kulüp başkanlığını bırakması için her yolu deneyenler bugün ne kadar üzgün tartışılır.
Atatürk Stadı'ndaki cenaze töreni Başkan Yazıcı'ya olan saygıyı, onun hem kenti hem de kendi çıkarları adına Bursaspor'a ve Başkanı'na saldıranlara karşı verdiği mücadelesini anlamak için çok uygun bir yerdi.
Nedenini bir türlü anlayamadığımız Atatürk Stadı'nın yıkılması konusuna yönelik tavrını da ortaya net koymuştu Yazıcı. Şimdi bu sesi geleceğe taşımak ve Yazıcı gibi yine birilerinin uykusunu kaçırmak Bursa'nın ve Bursaspor taraftarının sorumluluğunda.
Bursaspor camiası Yazıcı'nın vefatı sonrası olası kongrede Atatürk Stadı'nı yıktırmama konusunda açıkça tavır koyabilen ve yeni stadyumun tüm gelirlerini Bursaspor'a verdirecek bir ismi tercih etmelidir, gerisi hikayedir. Yazıcı'yı unutmamak ve takımına sahip çıkmak böyle bir tavır gerektirir.
Başkan Yazıcı kendisine ve takımına yapılan çeşitli saldırılara rağmen yaşamının son dakikasına kadar net duruşunu bozmadı.
İbrahim Yazıcı bu yönüyle de farklı bir tarih yazdı.
Başımız sağ olsun.
10.05.2013 11:58:20, Uğur Çelikkol
Bu yazı 5653
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.