50. Türkiye kupası final müsabakasını bu hale getiren 70. saniyede gelen o goldü. Buraya kadar verilen onca emeğin henüz 70. saniyede zayi olması kadar trajik bir senaryo düşünülemezdi herhalde.
Bu maçın bir final olmasının getirdiği telafisizliği düşünürsek, bu iki takımın oyun stratejilerini öncelikle gol yememe üzerine kurduğunu söyleyebilmek zor olmamalı. Maçın 1. dakikasında gol yemek çok büyük dezavantajdı. Oyun kurgusunu gol yememe üzerine kuran bir takım, bu golü telafi edebilmek için B planını uygulamak durumunda kalıyor ve bu da tüm maç stratejisini oyunun henüz başından etkiliyor.
Maçın 1. dakikasında gol yemek büyük bir handikaptı ama yıkım olmamalıydı. Çünkü telafisi için bir 89 dakika vardı. B Planı uygulanmaya çalışıldı ama Fenerbahçe de B planını uyguluyor, skor avantajını ele geçiren takımın alışılageldik B planından farklı bir uygulama ile Bursaspor’un baskı kurmasını, savunma ve orta saha bloğunu geriye yaslanmadan engelliyordu.
Maçın hikayesinin orta sahada geçti. Başrol oyuncularından Baroni’nin bonus kafası, onu gladyatör görünümlü N’Diaye’den bile daha heybetli göstermeye yetiyordu. Her Bursaspor maçının istisnasız kahramanı olmuş olan Alex’in gerek kanatlara iyi servisi, gerekse de Bursaspor maçlarında Alex ile bu kahramanlığa ortak olan yardımcı kahraman Semih ile derinlemesine ilişkisi, A planından B planına geçişte kalibreyi bir türlü tutturamayan yeşilbeyazlı futbolcuların hiç kimsenin tahmin edemeyeceği kolaylıkta teslim alıyordu. Bundan önceki maçlarda uygulamalarına defalarca şahit olduğumuz ve bize turları getiren orta saha presi ve kapılan topla Pinto’nun derinlemesine paslarla kaçırılarak yaptğımız hücum organizasyonunu bir defa bile becerememiş olmamız bu maça taktiksel ve mental olarak hazırlığımızın niteliği hakkında bize ipucu verebiliyordu.
Bursaspor kısacası, dilimize yapışan ve yakışan bir söylem olan “Bursaspor gibi oynamak” deyimine bu maçlığına ihanet etti bir anlamda.
Oyunla ilgili Bursaspor açısından yazılabilecek pek bir şey olmadığı açık. Hakkında konuşulması gereken asıl konu Bursaspor’ un büyük taraftarı. Bu taraftar yıllardır büyük bir değişim içerisinde ve evriminin son noktasına geldiğini de dün akşam bizlere kanıtladı. Yeşil-beyazlı taraftarlar “yensen de yenilsen de taraftar hep senle” anlayışına rakip takımı da alkışlayarak farklı bir boyut kazandırdı. Kaybetmenin de bir kutlama fırsatı olabileceğini ve bunun nasıl uygulanabileceğini de tüm Türkiye’ ye göstermeleri Bursasporluluğun ne demek olduğunu pekiştirmemi sağladı.
Bir parantez de TFF’ na. Süper Lig Müsabakaları Statüsü Ek 3/11c maddesi gereği; Bursaspor’ un, lig sıralamasındaki 4.lüğü ve paralelinde önümüzdeki sezon Avrupa Ligi’ nde 1 eleme maçı daha az oynayabilme hakkı gaspedilmiştir. Bu durum, hem lig 4.sü ve 5.si arasındaki sıralama prim farkından olma, hem de sezonu 15 gün erken açma problemini ortaya çıkarıyor.Böylesi bir TFF ile, böylesi bir sezonda, asıl böyle bir defo olmasaydı garipserdim doğrusu.
17.05.2012 12:13:09, Ferda Peker
Bu yazı 6063
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.
