Manchester Old Trafford'daki cekingen futbollu bir 1-0'lık makul skor mu, Valencia Mestella' daki cesur futbolla alınan farklı bir mağlubiyet mi? Bu skorun ağırlığını cesaret değil, acemilik tayin etmiştir.
Devler liginde, skor ve puan beklentisi olmaksızın bir keyif alma maçı daha izledik dün gece. Aslında puan umudumuz yok muydu? Bu sefer her zamankinden daha şiddetli vardı. Ta ki daha oyunun başında, sadece bu Avrupa platformuna özel defans acemiliklerimizin had safhada devam ettiğini görünceye kadar.
İlk 10 dakikada defansımızdan top çıkarmaya çalışırken yapılan pas hataları ile Valencia ciddi pozisyonlar buluyor, golü kalemizde görmenin kaçınılmaz olduğunu hissettiriyordu. Bu takımın saha içi organizatif anlamda en büyük sorunu savunmadan oyunu başlatmaktaki zaafiyetidir. Bu Türkiye'de çok fazla farkedilmiyor olsa da Avrupa arenasında göze batıyor.
Sahaya çıkan kadroyu görünce kafalarda oluşan ilk soru işareti, oyuna neden Insua ile başlanıldığı oldu. Bu tüm Şampiyonlar Ligi maçlarımız için geçerli. Beyin fırtınası bizi iki farklı teze götürüyor.
Birincisi: Insua'nın sözleşmesinde Avrupa maçlarında ilk 11' de başlar maddesi var.
İkincisi: Bu maç artık bir formalite maçı, Batalla bize ligde lazım.
İkinci tez daha mantığa yakın duruyor ki, Ertuğrul Sağlam çıkardığı orta üçlüyle bu maçın peşinen formaliteden öte olamayacağı sinyalini veriyordu. Pek kullanmayı tercih etmediği Svensson ile Insua ikilisini 90 dakika oyunda tutarak, Hüseyin ve Batalla'yı Kayseri sınavına dinç çıkarmayı planlıyordu. Ergiç'i de 2. yarıda oyundan alarak Kayserispor' a karşı çıkmayı düşündüğü orta üçlüyü de böylece ele vermiş oluyordu.
Bu maçın formalite olduğunu gösteren bir diğer resim de, Ivankov' un 2-0'dan sonra topu ayağına indirerek zaman geçirmeye çalışırken verdiği çaresizlik kokan görüntüydü.
Peki bu gecede hiç mi olumlu bir şey yoktu adımıza? Vardı tabii ki. O bir Arjantinli, o bir bücür, ama oyuna yaptığı katkı tam bir "Battal". Batalla' dan bahsettiğimi tahmin etmiş olmanız gerekiyor. Ağır ve güçsüz dediğimiz bu Arjantinli 2. yarı oyuna dahil olduğunda, seri ve agresif oynayan Valencia'ya karşı bu saatten sonra ne yapar diye bir tedirginliğe girmedik desek yalan olur. Fakat tekniği ve oyun zekasıyla bu dezavantajlarını kompanse etti ve bu platformdaki ilk golümüz de en çok ona yakıştı. Oyuna girdiğinde, Bursaspor'u Valencia yarısahasında daha çok görmeye başladık. Ligde de farklı olmamızı sağlayan bu bücür Arjantinli değil mi zaten? Bursaspor' un Türkiye ile Avrupa arasındaki nüansı yaratan ince çizgi bu küçük dev adam. O oyuna girdikten sonra hem bizim futbolcular hem de bizler keyif almaya başladık skoru bir kenara bırakarak.
Avrupa defterini bu yenilgiyle kapattik belki, artık ligimize döndük fakat Şampiyonlar Ligindeki son rakibimiz olan G.Rangers' ı yenmek için de makul motivasyonlarımız var:
1 gollü Bursaspor ile 2 gollü G.Rangers karşı karşıya. İlk golümüzü Mestella'da attık. İlk puanlarımızı da Bursa Atatürk Stadı' nda alalım. Puanda geçemeyecek olsak bile, Rangers'ı gol sayımızla altımıza alalım. "Bu mu Türkiye Ligi şampiyonu?" diyen ağızları kapatalım.
26.11.2010 11:23:44, Ferda Peker
Bu yazı 6486
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.