Görünür rütbe-i aklı eserinde!’’ demiş Ziya Paşa. Yani; ‘Lâfı boş ver, insanın ürettiği eserine bakılır!’’ Güzel demiş.
Bursa’nın gerek sanayi ve gerekse mal ve hizmet üretiminde ülkeye önemli katkı sağladığını, ülkeden aldığını birkaç kere katlayarak katma değer olarak ülkeye iade ettiğini herkes biliyor.
Tarım, sanayi, turizm, kültürel aktivitelere, zamanı gelmişti ve şimdi sporu ekliyoruz. Bursa akıl almaz derecede aldığı yoğun göçü saydığım alanlardaki yetenekleri ile (şimdilerde performans diyorlar) emmesini ve yeni nüfusu Bursalı kimliği ile örtmesini başarmış ve bunu sahip olduğu o eski kadim; sabır, tevekkül, komşunun derdini dert bilme yeteneği ile Bursalı olmanın ‘Çelebiliğini’ gelenlere verdiği uyum yeteneği (şimdilerde entegrasyon diyorlar) yurttaşlık şuuru ile yoğurma başarısını da göstermiştir. Ancak yeni gelen nesillerin gençlik ve yaratıcılık yeteneklerini de kent kültürüne aşılamalarına izin vermesi ile yeni bir ‘kentlilik’ şuurunun köklü temellerinin atılmasına olanak sağlayan bir laboratuar olmuştur Bursa.
İşte o laboratuar bugün en büyük başarısına ulaşmak üzeredir. Yani Lig Şampiyonluğuna…
Gelelim ‘ayna’ konusuna. Neden demiş ki Osmanlı’nın Paşası Terkib-i Bend’inde bu sözleri! Yani insanın yaptığı iş kendi aynasıdır demeye getirmesine taktım Ziya Paşa’nın. Yani bugün bizlerin bilmediği neyi biliyordu diye düşündüm. Ve de ayna nedir diye biraz araştırdım.
Ayna: Latince karşılığı speculum sözcüğü ile bize batı dillerinde speculate fiil olarak bir şey hakkında tahminlerde bulunmak, felsefede düşüntü ve ticarette ise spekülasyon yapmak (vurgun) anlamlarını getirir. Fakat speculation; ayna yardımıyla yıldızların hareketinin ilişkilendirilmesinin göksel taraması demekti ilk zamanlar. Gene Latince sidus (yıldız) sözcüğü consideration (faktör-neden) kavramı eklemleyen olarak ele alınıyor ve etimolojik olarak açılımında “bir bütün olarak yıldızların taranması” anlamında kullanılıyordu. Her iki soyut isim bugün aynalar üzerinde yansıyan yıldızlar üzerinde çalışmalardaki yüksek düzeydeki entelektüel faaliyet alanlarını kapsamaktadır.
Tamam, işte tam da Bursaspor’a uyan bir tanım. ‘Bütün olarak yıldızların taranması; alt yapıdan sekiz genç yıldızın takıma uyarlanması için harekete geçirilen entelektüel faaliyet ve ligde oynayan bilmem kaç milyon dolarlık yabancı şaklabanların ve kulüplerin bu transferlerde kimlerin kendi ceplerini aynaladığını ortaya çıkaran her türlü spekülasyonun açığa çıkmasını sağlayan SAĞLAM ve EKİBİNİ ve yöneticileri ile birlikte BURSASPOR’a alkış istiyorum beyler alkış; Hadi kollar havaya!
“Aynada yansıyan gerçek değildir, saygınlık ve kalbin duyguları ile vicdanın söyledikleri nerede?” diye soruyor Saygon’daki Ho Chi Minh Müzesindeki bir Çin aynası üzerinde okunduğu kadarıyla: “Güneş gibi, Ay gibi, su ve altın gibi, temiz ve parlak olun ve kalbinizdekini yansıtın!”
Bursa bu yıl bunu yapmadı mı? Kalbimizi koymadık mı ortaya! Temiz ve parlak bir başarı değil mi olan? Hadi kollar havaya!
İlâhi düşüncenin aynada yansıması güneşle simgeleştirilerek tanımlanıyor ve böylece ayna, güneşin simgesi oluyordu insanın çevresiyle anlamlı ilişki kurmaya başladığı dönemlerde. Ayna aynı zamanda, güneşin ışınlarını ayna gibi yansıtması nedeniyle de (ay)’ın da simgesiydi. Ayın suda yansıması doğadaki gerçeği değiştirmiyorsa da dolaylı olarak ayna bu durumda gerçeğin negatif hali demekti. Yukarıda ne oluyorsa, aşağıda da o oluyor düşüncesi, ilkinin negatifi şeklinde algılanmalı ve bu durum yıldız biçimindeki iki üçgenin iç içe geçerek altıgeni oluşturması şeklinde simgeleştirildi. İlk üçgen etkeni, ikinci üçken ise edilgeni simgelerken dikey durumdaki cennetin, yatay durumdaki dünya üzerinde olmasını işaret ediyor ve ışığın suyun üzerinde yansıması da bu durumda simgesel olarak evrendoğumsalın göstergesiydi ya da öyleydi.
Bursaspor da suda yansıma gibi doğdu kendi gerçeğinden, tertemiz ve pırıl pırıl; bu bir yeniden doğuş, yeni bir oluşumdur.
TARAFTARA SESLENİYORUM: Galatasaray maçına her taraftar yanında bir UFAK CEP AYNASI İLE GELSİN. AYNAYI IŞIKLARA TUTUP BURSA’nın SİMGESEL OLARAK BİR ANADOLU GÜNEŞİ GİBİ DOĞUŞUNU ANLATMIŞ OLALIM HERKESE… VAR MISNIZ? Ben varım ve öyle yapacağım.
Çünkü:
Yeryüzü bu durumda onları bir değişime uğratmaksızın şeyleri yansıtma durumunda kalarak edilgen olduğu için Çin’de ayna, bilge kişinin eylemsizliğinin simgesi olmuştur. Bilge kişileri gösteren heykelciklerde: “Bilen konuşmaz, konuşan bilmez!” diye yazar. Türkçede de buna yakın bir atasözü vardır: “Söz gümüşse, sükût altındır.”
Ay ışığını güneşten aldığı için ayna Çin’de imparatoriçenin simgesiydi. Bizde de Nilüfer Hatun’un simgesi neden olmasın!
Ayna her kültürde evlilikte uyum ve mutlu bir evliliğin simgesidir. Aynanın kırılması ise, ayrılmanın, uğursuzluğun simgesidir.
Tam ay durumunda insanların değişime uğrayacağı, tehlikeli yaratıklara dönüşme gibi düşüncede farklı boyutlara gelinmesi; aynanın sihri olarak algılanır. Bu sihir doğanın Şeytan’ın etkisi altına girmesi halidir. Bir gelenek ve önlem olarak bu nedenle evlerin girişlerinde bir ayna bulundurulur. Bursa’da hangi evin girişinde ayna yoktur ki!
Aynanın kutsallık olarak ilk kullanılma alanı İran’dır. İran, Afganistan ve Pakistan’da aynayı halen nişanlı çiftin ilk karşılaşmalarında Ayin-i Bibi Maryam (Meryem) geleneğinde kullanırlar. Ayna çiftin karşılaşacağı odanın en uzak duvarına asılır. Çift iki ayrı kapıdan odaya girer ve doğrudan birbirlerine bakmak yerine aynadaki yansımalarını görürler. Böylece birbirlerinin yüzünü dünyanın çarpıttığı gibi değil cennette olduğu gibi hatasız olarak göreceklerdir. Bu durumda aynadaki görüntü; şeylerin gerçekte oldukları gibi görünmeleri bağlamında düzenlenmesi olanağını simgelemektedir.
Ve Bursa’da ‘Şeyler gerçekte oldukları gibi ve de görünmeleri gerektiği gibi tevazu bağlamında düzenlenme olanağı doğru kullanılmıştır’ diyorum.
Ben boşuna ‘’Herkes cebinde ufak bir aynayla gelsin Galatasaray maçına!’’ demiyorum.
Sûfî anlayışta, evren birçok biçim halinde olan Sonsuz Varoluşun kendisini doğrudan gördüğü birçok aynanın sıkıştırılmış halidir ya da Bir’in (Tanrının) yayılma derecelerinin yansımasıdır. İnsan da Tanrı suretinde yaratıldığı için bir hadiste: “müminin aynası, mümindir” diye geçer. Türkçedeki atasözü de bu kavramdan uzak değildir: “İnsan, insanın aynasıdır.”
Taraftar da taraftarın aynasıdır; vakur ve adil, kazanırken de kaybederken de efendi ve vakur, rakibine saygı duyar. Çünkü yengi ya da yenilgi bir ölçü değildir, rakibin gücüdür ölçü olan. Kadim atalar tarihi geleneklere göre; yendiğiniz rakibin gücü size güç katmıştır… Ya da yenilmiş ve rakibinize güç katmışsınızdır. Her iki durum da saygıdeğer olup biri diğerinin aynasıdır..
Orta Asya’da Şaman pratiğinde ayna; Ay ve Güneşi işaret ederek daha sonra da yeryüzünde olup bitenin kutsallığının aynadaki yansımasının araştırılmasıydı. Şaman elbisesi, ruhu göklerde dolaşırken şer ruhlarının saldırısından korunabilmek ve insanların eylemlerinin yansıması için aynalar ile donatılırdı. Bu Şamanistik bilgi nedeniyle bazı büyücüler günümüzde sanki kendilerine kötü ruhlardan bir zarar geliyormuş gibi muhatap oldukları kişiler önünde inleme, sızlama sesleri çıkararak sıkıntılı bir görünüm vermeye özen gösterirler.
Bu satırlar büyük takım yöneticilerinin yenildiklerinde neden bağırıp, çağırdıklarının, sızlandıklarının, neden hakemler ya da Federasyona saldırdıklarının alt bilgisini de ortaya çıkarmaktadır. Bursa bunu yaptı mı? Yenildiysek rakibi alkışladık, kalbimize taş basıp; ‘Nerede hata yaptık?’ diye düşündük! Yalan mı? Hiç hakemler ya da bu konularda ahkâm kestik mi, kesilmesine karşı çıkmadık mı?
Günümüzde çarşı-pazarda Orta Asya, Pakistan, Hint kökenli başlık, giysi gibi satılan kumaşlar üzerinde birçok küçük ayna bulunmasının nedeni; Şaman kültürü sonucudur. Anadolu’da unutulan bu inançlar oralarda halen tazedir ya da egzotik ihraç malıdır.
Galatasaray maçına küçük aynalarla gidelim. Bu maç şampiyonluk maçıdır. Şer güçlerden korunmak için aynalarımızı ışıklandıralım. VAR MISINIZ?
Söylene göre, Pythagoras (Pitagor) ruhun aritmetik, geometri ve müzik ile arınacağı ve tekrar başka bir bedende yaşama geleceği inancındaydı ve sihirli bir aynaya sahipti. Onu, taşıdığı gelecek bilgisini okumadan önce aya doğru yöneltirdi. Böylece aynayı büyücülük yerine; ölülerin, henüz doğmamış olanların veya halen bir görevi yerine getirmekte olanların ruhlarını çağırmakta kullanırmış. Günümüzde devam eden bir gelenektir; masa üzerindeki harfler dizini arasında dolaşan camdan bir tabak üzerine konulmuş parmaklarla… Filmlerde ise camdan küre olarak çıkar karşımıza… Aynalarımızı çıkaralım, BURSALILIK RUHUNU ÇAĞIRALIM. Göreceksiniz Galatasaray nasıl da dizleri üzerine gelip teslim olacak!
Bursa kırsalında köy düğünlerinde ya da şenliklerde köy delikanlıları ceplerindeki küçük aynaları, ay ışığını beğendikleri kızların üzerine yansıtarak niyetlerini belli ederler. Güneşin aya ışıklarını göndermesi gibi. Yansıma kızın gülücüğüdür elbette.
AYNALARI ÇIKARALIM, Galatasaray’ın üzerine tutalım; yansıması kızın gülücüğü olacaktır elbette… ELLERDE AYNALAR , hadi kollar havaya…
Tankut Sözeri
19.04.2010 10:37:45, Tankut Sözeri
Bu yazı 5845
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.