Çetiner'in İstifası Napolyon, nicelik ve niteliği tanımlarken Mısır seferi ile ilgili olarak aşağı yukarı şöyle demiş: “Bir Memlük askeri iki Fransız askerine bedeldi; iki Memlük ile iki Fransız karşı karşıya gelince eşit güçte oluyorlardı; üç Memlük ile üç Fransız karşı karşıya gelince Fransızlar üstün geliyordu.” Bireysel yetenekle, takım olma yeteneği arasındaki farka işaret etmişti Napolyon.
Futbol, bireysel yeteneklere kendini gösterme ve gelişme olanağı sunmasına karşın bir takım oyunu olduğundan Napolyon’un işaret ettiği kural elbette bu alanda da geçerliydi. Örneğin Brezilyalı topçular her biri teknik olarak muhakkak ki çok üstünler, birer Memlük askeri gibiler. Onların rakipleri, özellikle Avrupalılar Fransız askerlerine benziyorlar. Kollektif hareket ederek bütün o bireysel teknik geriliklerini dengeleyebiliyorlar.
Derler ki, bir zamanlar bir Bombacı Bekir varmış, bir şut çekmiş, mandayı devirmiş. Ya da Bir şut çekmiş ağları delmiş. Ah nerede o eski futbolcular! Bombacı Bekir bu gün yaşasaydı, muhtemelen mahalle takımlarında bile yer alamazdı. Buna karşın futbol maçlarını seyredenler, eski maçları özlüyorlar. Zaten artık öyle çok gollü büyük farkların olduğu karşılaşmalar, spektaküler başarılar ve oyuncular pek çıkmıyor. Bu bir yanılsama mı? Pek değil. Bir istatistik yapma olanağı yok ama yine de eski ve yeni oyuncuların bir oyun boyunca ne kadar zaman ve kaç metre koştukları, ayaklarında ne kadar top tuttuğu, topla kaç kişiyi çalımladıkları, kaç pas verdikleri, kaç kere ayaklarındaki topu kaybettikleri, paslarının ne kadarının isabetli olduğu, kaç şut attıkları, şutların isabet oranı vs. üzerine istatistikler yapılsaydı; günümüz futbolcularının bütün bu oranlarda Bombacı Bekir’ler kuşağını çok geride bıraktıkları, öte yandan bu günün futbolcuları arasında da artık bu oranlarda büyük farklar bulunmadığı görülürdü. Bu günün futbolcusu çok daha iyi çalım atabiliyor ama bu günün futbolcusu çalım yememeyi de daha iyi biliyor. Bu günün futbolcusu daha çok koşuyor ama karşı taraf da daha çok koşuyor. Yani, hiçbir gelişim kurallar aynı kaldığı sürece sonsuza kadar gitmez, belli sınırlara takılır.
Örneğin 100 metre yarışlarında bu açıkça görülüyor. Bir zamanlar 100 metreyi 9,9’da koşmak çok büyük bir başarıya imza atmaktı. Bu gün onlarca sprinter var 100 metreyi 9.9’da koşan. Hatta 9.70’e gelindi galiba ve insan fizyolojisinin sınırlarına aşağı yukarı varılmış durumda. Bundan daha ötesi yok. Özel ayakkabılar, pistler veya özel bir mutasyon geçirmiş insanlar ortaya çıkıncaya kadar da bu sınırlar aşılamaz artık. Bütün sporlarda eğilimin bu yönde olduğu söylenebilir, elbette futbolda da. Dolayısıyla bu durum büyük farkları ortadan kaldırıyor, sonucu çok küçük farklar belirliyor demektir. Gelinen nokta eskisi kadar göz alıcı ve farklı sonuçlar neden yokun yanıtıdır. Futbol meraklılarının maçların eskisi kadar heyecanlı olmadığı, birbirine benzediği ve can sıktığı yönündeki sözleri aslında bu eğilimin bir ifadesi olarak görülebilir. Kaplanlar avlarını yakalamak için daha hızlı koşuyor, avlar da kaplanlardan daha hızlı kaçıyor. Ama verili koşullarda bu evrimin bir sınırı bulunuyor. Ne avlananlar ne de avcılar organik varlıklar olarak belli bir sınırdan daha hızlı koşamazlar. Yani oyun biter.
Öyleyse ya oyunun kuralları değişmeli ya da futbolun varoşlar ve sermaye arasındaki yani işçi sınıfının sporu olan futbol ile sermaye arasındaki ilişkinin kaba iç içeliğinde, hiç değilse ülkemizde bir değişikliğin gerekliliği ortaya konmalıdır. Çünkü futbol, seçkinlerin sporu değildir. Fakat sermayenin denetimi altındadır. Antrenörler ise sahip oldukları temel spor disiplini bilgileri ile birer aristokrattırlar. Napolyon kuralındaki gibi birer Memlüklü kalan, Fransız (takım) olamayan timlerinin devamlı kayıplarında varoşların (işçilerin) önüne, arenalarda kaplanların önüne atılan birer av olmayı, yani istifa etmeyi tercih ederler. Oyun bitmiştir, sermayenin kuralı böyledir çünkü.
Raşit Çetiner’in istifasındaki temel doğrular bunlardır sanıyorum. Yani varoşların önüne yeni bir gladyatör (antrenör) konulmalı, kartlar yeniden karışmalı, oyunun kuralları yeniden belirlenmelidir. Bundan başka, başarının önemi yoktur çünkü...
02.11.2006 11:28:43, Tankut Sözeri
Bu yazı 3923
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.