Adnan, Bursaspor ve yaşam Bir cenaze töreni...Acıklım mı, acıklı...Adnan Alp bir Bursaspor tutkunu...Çok uzun yıllar, yeşil beyazlı formanın başarılarını bekledi, gördü, bazen hüzünlendi , bazen keyif aldı. Sanki ömrünü devreler halinde yaşıyordu. Olgunluk dönemindeyken, ikinci devreye çıktı ve Bursaspor'u yazmaya başladı. Yazarken işin sadece saha içini değil, son yıllardaki gelişmelere yönelik, kapalı kapılar ardında yapılanlara değinmiş. Ben bunun pek farkında değildim, çünkü meslekten uzakta sadece maç izliyordum. Bir de öğrendim ki, bu kısa yazarlık-muhabirlik döneminin önemli anlarını mahkeme koridorlarında geçirmiş. Yani hayat maçının ikinci yarısında, savunmada kalarak beklemiş! Sonrası malum; melun bir hastalık ve bitiş düdüğü. İşte bu ruh hali içinde, buruk, geçtiğimiz birkaç yıl ve bu yıl sezon öncesi yaşananlardan etkilenmiş olarak az da olsa öfkeliyim. Bursaspor'un bir alt kademedeki gurur mücadelesini izlemeye çalışıyorum. Kulaklarımda yankılanan "ben buraların takımı değilim, ne arıyorum bu girdapta" sesleri gerçek mi onu anlamaya çalışıyorum. Bir de sahaya bakıyorum rakip de eski bir dost. Pardon önce kavga, sonra barışma ve ardından perçinlenen bir dostluğun ikinci tarafı Eskişehirspor... Türkiye'de hafif yaralısı yüzlerle ifade edilen ilk "tribün kavgasının" tarafları sahada. İkisi de ilkleri seviyor üstelik...Çünkü, İstanbul-Ankara-İzmir profesyonelliğin dışına çıkan ilk Türkiye Kupası finali de bu iki takım arasında yapılmıştı. Şimdi düştükleri girdaptan çıkmaya çabalıyor. Ne garip değil mi, ikisinin yine benzer tarafı fazla...Öncelikle taraftarları sadık ve çok renkli, belki de bu ülke için örnek...İkinci benzerlik belki de kötü kader; ikisinin de puanları silindi, kötü yönetim sonucu...Ama onların ki oldukça fazla...Üçüncüsü kadro yapıları. Onlar transfer yapamadıkları için kendi kentlerinden ve çevreden aldıkları gençlerle idare ediyor. Bursaspor biraz daha farklı kerli ferli bir kaç adam para kazanmaya geldi ve takımı bir bakışa göre zenginleştirdi! Ama, sahada son 15 dakikada öz kaynaktan gelen beş oyuncu vardı.
İşte böyle; 55 yıl önce tanışan iki eski dostun puan kapışması nasıl sonuçlanabilirdi, ya da taraflı bakarsam nasıl sonuçlanmalıydı ? Sorunun yanıtı için son çeyreğe kadar bekledim. Bursaspor'da kötü koşan, göz boyayan birine rastlamadım. Büyük bir bölümde oyunun süratlendirme çabaları da yerindeydi. Yeteneğini beceriye çevirmesini beklediğimiz ayaklar, gereğini yapmaya çalışırken çok zorlandılar. Bu arada sahada sadece Bursaspor yoktu, rakibin, genç ama onurlu oyuncuları da sahnedeydi. Hani Yeşilçam filmlerinde "fakir ama gururlu jönler" vardı ya, işte onun gibiydi Eskişehirspor'un gençleri... Bunun başka ifadesi "zor oyunu bozdu" biçiminde açıklanabilir.
Küçük bir ayrıntı da bu sonuçta etken ! Hemen belirteyim; gol yapmak yeteneğin yanında beceri ve serinkanlı duruş gerektirir. Bizim hâlâ genç dediğimiz, 23 lük Kubilay ve Emirhan, "gol vuruşu" denilen sihirli kavramdan oldukça uzak. Olmasaydı, bu gün Bursaspor ligin ikinci sırasında, taraftar çok mutlu ve rakipler korku dolu olacaktı. Ne yapalım ? Yaşam devam ediyor. Umut fakirin ekmeği ye Bursalı ye!
04.02.2020 11:47:46, İsmail Kemankaş
Bu yazı 1354
kez okunmuştur.
Sitedeki yazılardan yazarların kendisi sorumludur; site yönetimi
yazılardan sorumlu tutulamaz.
Bursaspor için internet üzerinde hazırlanmış ilk
internet sitesi "Bursaspor. net" Grup ÇEYNÇ Tarafından
Hazırlanmaktadır...
Sitenin alt yapısı ve yazılımı Profornet tarafından
sağlanmaktadır.